Kırmızı Telefon Kulübesi.


Bir İngiliz rüyasının eşiğinde,
kırmızı kulübe içinde saklı bir şiir gibi.
Zaman durmuş, sokak sessiz,
ve sen o anın zarif misafiri.

Taş duvarlar tarih fısıldarken,
rüzgar saçlarını ince ince okşar.
Grinin asaletinde kaybolmuş bir duruş,
ve gözlerinde gökyüzünün baharı var.

Kulübenin kırmızısı kalbin ritmi gibi,
şehir koşarken sen dingin bir melodi.
Bir çağrının yankısı gibisin,
uzaklarda bir yer ama hep yakınımda hissedilen.

Bu fotoğraf bir öykü saklar içinde:
sen ve Londra, zamanın ötesinde.
Ve ben yalnızca bir yolcu bu hikayede,
kelimelerle ören seni ebediyete.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir